Posted on

BİR ÜNİVERSİTE DAHA KURULUYOR

BÜNYAMİN KAYA İLE RÖPORTAJ

A: Sayın Kaya, öncelikle bize kendinizi tanıtır mısınız? Ardından şunu sormak istiyorum. Bu üniversite fikri nereden çıktı ve böyle bir üniversite kurulması projesinde katkılarınız nelerdir?

B: Ben 1960 doğumluyum. Ortaokulda okurken TRT’de Japonların “İpek Yolu” belgeselini ilgiyle izlerdik. Hiç unutmam Sincan Bölgesi Turfan şehrindeki bir pazar yerinde röportaj yapıyorlardı. Pazar yeri aynen Türkiye’de ki pazar yerlerini andırıyordu.  Pazar tezgâhtarlarının teyplerinden İbrahim Tatlıses, Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur vd. meşhur sanatçıların müziği çalıyordu. Çok duygulandım. Haritada Sincan Bölgesi neresi diye baktığımda binlerce km uzaklarda benim gibi düşünen kardeşlerimizin yaşadığını öğrendim. Uzaklarda da olsa aynı duyguları paylaşan insanların akraba kardeş halklardan olması güzel bir duyguydu. İnsan her yerde insandır. Hepsinin hayata dair ortak sorunları var. Farklı dil, din ve kültürden olsalar dahi… Şüphesiz dünya insanlığını düşünmeye ve anlamaya çalışırken kan bağı, kültür bağı nedeniyle bu  halklara karşı hissiyat bir başka oluyor tabi ki.

Hep bu düşüncelerle büyüdüm. Almanya’da çalışan Türk işçilerinin çocuklarının (Yani üçüncü nesil) eğitmek, Türkçe bilmeyen bu çocuklara Türkçe ve Türk Kültürünü tanıtmak, ayrıca yabancılara Türkçe öğretmek amacıyla kurulan Türkçe Öğretim Merkezi (TÖMER) kuruluşunda çalışmayı ALLAH bana nasip etti. Bizle birlikte TÖMER kabuk değiştirerek bir kültür merkezi ve dil okuluna dönüşmeye başladı. Daha sonra TÖMER, Türkiye’nin birçok ilinde ve yurt dışında (Almanya, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan) şubelerini açmaya başladı. O zaman “dil” denilen kavramın  milletlerin kültür, sanat, edebiyat, bilim kısacası her alanında  ne kadar önemli olduğunu öğrenmeye başladım. TÖMER’i önce Enstitüye (GOTHE Enstitüsü gibi) daha sonra Dil Üniversitesi’ne dönüştürme fikri yavaş yavaş benim gibi düşünen arkadaş ve hocalarımın  temel hedeflerinden biri oldu.

Daha sonra Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü’ne tayin oldum. Bu birimde EGE TÖMER kapanarak Enstitüye dönüşmüştü. Bu Enstitünün kuruluşunda da görev aldım. Bu Enstitü, Türk Dünyasını bağımsızlığına kavuşmasından sonra Türk Devletleri ve Akraba Topluluklarına yönelik birçok alanda bilimsel araştırma yapmış ve yapmaya devam etmektedir. Bu Enstitüde on yıl hizmet verdikten sonra ALLAH bana Üniversite kurmayı da nasip etti. Giresun Üniversitesine kurucu Genel Sekreteri olarak atandım. Sekiz yıl hizmet verdim. Öğrenci sayısını 7000’den 28 000’e Öğretim Elemanını 80’den 400’e ve dört Fakülteden 11 Fakülteye çıkardık. Bu tecrübelerimiz ışığında yola çıkarsak Üniversite kurmanın da çok zor olmayacağını gördüm.

Emekli olduktan sonra bu düşüncelerimi bilen ve benim gibi düşünen bir Öğretim Üyesi arkadaşım, Ordu Ünye’de Uluslararası Dünya Dilleri Üniversitesi adı altında bir üniversitenin kurulması düşüncesinin olduğunu hatta projenin Belediye Başkanının seçim programına alındığını, Ünyelilerin bu işe sıcak baktıklarını benimde bu kervana katılmak isteyip istemediğimi sordu. Ben de kabul ettim. Ünye’de bu işin öncülüğünü yapan sayın Aydın ELMACI’yla tanıştım.

Ünye’de peş peşe toplantılar yapıldı. Sonuçta “ULUSLARARASI KÜLTÜR VADİSİ” adı altında bir vakıf kurma çabasının içine girdik. Üniversite kuruluş çalışmaları, sermayesizliğin yüzünden aksamış durumdadır. Çeşitli kişi ve kurumlarla görüşmeler devam etmektedir.

A: Sayın Kaya, öncelikle size şunu sormak istiyorum. Neden Uluslararası Dünya Dilleri Üniversitesi? Böyle bir üniversite örneği Türkiye’de yok.

B: Öncelikle sorunuzun ikinci bölümüne dayanarak bu soruya cevap vermek istiyorum. Böyle bir üniversite Türkiye’de olmadığı için… Her şeyden önce Türkiye şartlarının getirdiği bir sonuç olduğu için.

A: Konuyu biraz daha açar mısınız?

B: Şöyle ki… Ana dili öğretimi ve yabancı dil öğretimi Türkiye’de bir sorun yumağı haline dönüşmüştür. Bu sorunlar, MEB şura toplantıları, belirli aralıklarla yapılan ulusal konferans sempozyum, radyo ve televizyon oturumlarında dile getirilen ancak sorunun çözümüne yönelik yüzeysel ifade ve tanımlarla geçiştirilen meselelere dönüştürülmüştür. Türkiye olarak yabancı dil öğretimine yılda 6 milyar dolar harcanmaktadır. Bilimsel araştırma sonuçlarına göre yüklü bir harcamanın karşılığı, devede kulak gibidir. Bir başka ifadeyle yabancı dil için harcanan  zaman ve para kuma dökülen su gibi kaybolup gitmektedir.

Anadil ve yabancı dil eğitim ve öğretimi konusu; MEB şuralarında ve  yılda birkaç sempozyum, konferanslarda dile getirilen, üniversitelerin bölüm, fakülte bazında ele alınan bir konunun ötesinde büyük bir problem diye düşünüyoruz. Bu konuları, yılın 365 günü teorik ve pratik  yönlerinin ele alındığı tamamıyla bu konuyla yoğunlaşan tamamen dil alanında hizmet veren  üniversitesilerde ele almak  gerekir. Tıpta kalple ilgili uzmanlık alanını ilgilendiren kardiyoloji gibi, travmatololji gibi.

A: Anladığımız kadarıyla Dil ekseninde kültürlerarası disiplinlerin yer aldığı bir üniversite olacak. Mevcut YÖK kanun ve tüzüğüne göre bu üniversitenin kurulma aşamasında ciddi yasal düzenlemeler sıkıntı doğurmayacak mı?

B: Bu tür üniversite örnekleri dünyanın birçok ülkesinde var. Rusya, Azerbaycan, Kazakistan, İngiltere vd. Öncelikle üniversiteyle ilgili proje aşaması tamamlanarak devlet yetkilileri ve bürokratlarını ikna etmek gerekir.  Ülkemizin  patent nedeniyle milyonlarca doları İngilizce, Rusça sözlük, ders materyalleri vd. araç gereçlere harcanmaktadır. Bu dövizin her şeyden önce ülkemizde kalması gerekir. Dolayısıyla gerekçeleri iyi hazırlanarak YÖK’e sunulmalıdır.

A: İfadenize göre kurulacak üniversite, ülkenin ekonomik kaygılarına cevap verme amacı güderken aynı zamanda dil ve kültür politikalarına katkı sağlama ve yön vermeyi de amaç ediniyor.

B: Kesinlikle.  Yerelden evrensele vatandaşlarımıza iyi bir ana dili eğitimi vermek, ardından en az iki dil bilen dünya vatandaşı haline getirmektir.

A: Proje ve projeye bağlı olarak büyük bir sorumluluğun altına girmiş bulunuyorsunuz. Bu projeyi taşıyacak eleman bazında memur, akademisyen, eğitimci ve bürokratlarınız var mı?

B: Güzel bir soru. Proje büyük dolayısıyla projeyi taşıyan şahısların da ulusal ve uluslararası tecrübeye sahip alanında nitelikli kişiler olması gerekiyor.  Daha önce de ifade ettiğim gibi Uluslararası Dünya Dilleri Üniversitesinin rol model örneği olan AÜ TÖMER’in ilk kurucu sekreteri benim. Önce Ankara ve daha sonra İstanbul, İzmir, Bursa olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanındaki illerde dil öğretim merkezleri açıldı. Yabancılara Türkçe, Türk vatandaşlarımıza da 18 dilde eğitim verildi.  Kurum döner sermayesi olan yarı özerk yapıya dönüştürüldü. Yıllık geliri milyonlarca dolara ulaştı. Buradaki okutman arkadaşlarımız aracılığıyla yurt dışında  değişik ülkelerde şubeleri açıldı. Şu an üniversite çalışma ve danışma kurulunda bu üniversitenin  misyon ve vizyon deneyimini yıllar önce yaşamış, ulusal ve uluslararası üniversitelerde hizmet vermiş okutman, öğretim görevlisi arkadaşlarımız var. Ekibimizde ayrıca üniversitenin yanısıra ana okulundan başlayarak ilk orta ve lise tecrübesine sahip eğitmen arkadaşlarımız bulunmaktadır. Şunu anlatmaya çalışıyorum. Üniversite kurulduktan sonra finans ayağı ve eğitim kalitesinde Türkiye’de ve dünyada bir marka haline gelecek yapıya sahip olması içten bile değil. Sadece ve sadece kuruluş aşaması sıkıntılı bir süreci bekliyor.

A: Peki efendim, kurulacak bu üniversitenin tahmini toplam maliyeti ne kadar olacak?

B: Her şeyden önce üniversitenin adı, işlev ve içeriğiyle Türkiye’de  ilk olmaya aday. Yerleşkesi itibarıyla da dünyada bir ilk. Çevreci, ağaçlar ve yeşillikler içerisinde. Doğaya saygılı. Engellilerin rahatça her yere ulaşabildiği fiziki ortam. Gürültü ve trafikten uzak bir yaşam alanı. Yurt, kütüphane, spor kompleksi, eğlence merkezleriyle öğrencilerin arzu ettikleri üniversite ortamı. Çok kültürlü ve çok dilli evrensel değerler temelinde oluşturulmuş eğitim-öğretim ortamı.

Fakültelerin etrafı sularla çevrili doğal bir akvaryum oluşturulacak. Mümkün olduğunca yeşili ve yeşili korumak adına alışveriş merkezleri, lokanta, cafeler fakülteleri çevreleyen akvaryumun etrafında yer alacak. Yani yer altında konuşlandırılacak. Hayvanat bahçesi, Fin ve Türk hamamları yer alacak.

Üniversite kurulduktan  (eğitim-öğretime) dört yıl sonra, 3000-4000 lisans öğrencisi olacak. 2500-4000 yüksek lisans ve doktora öğrencisi olacak. Üniversiteye bağlı TÖMER’de yılda 14.000 öğrenciye dil öğretecek. Disneyland havasındaki üniversiteyi yılda yaklaşık 10-15.000 insan ziyaret edecek.  Dil, sanat, edebiyat müzik ve spor adına kongreler, konferanslar düzenlenecek. Adeta kültür merkezi olacak bir üniversite.

Bütün bu açıklamalardan sonra sorunuzun cevabına geliyorum. Üniversite fakülte, loşman, yurt, kütüphane vd. donanımları ve yerleşkesiyle 200 milyon dolara mal olacak.

A: Sayın Kaya günümüz Türkiye şartlarında böylesine bir projenin hayata geçirilmesi biraz “hayalcilik” değil mi?

B: Her şey hayalle başlar. Böylesi bir üniversitenin hayalini kurmak bu alanda çalışan akademisyen ve bürokratın ve sonra da işadamının da vazifesi olsa gerek diyorum. Ülkemizin dil, kütür politikasına hizmet eden, evrensel hukuk ve insan hakları temelinde insana ve insanlığa saygılı, barışçı ve çevreci bir üniversite…Neden olmasın?!