Posted on

MASAL

Akşam…. saat 20.30 Akşam yemeği yendi. Osman Bey, Engin ve Gamze Hanım televizyonun başında. Korkut Dede koltuğunda oturmuş gazetelerdeki bulmacayı çözmekle meşgul.
                        İkizler odanın ortasında oyun oynuyorlar. Orhan, Ayhan’ı kızdırıyor ve çok gürültü yapıyorlar.
                        Engin bu gürültüye dayanamaz. Başını televizyondan çevirip ikizlere döner.

Engin:                        – Orhan, Ayhan lütfen gürültüyü keser misiniz? Bakın burada film seyrediyoruz. Hem siz ödevlerinizi yaptınız mı?

İkisi birlikte

Orhan- Ayhan:         – Yaptık ağabey. Yapmaz olur muyuz?
Engin:                        – Şu film bitsin görürüz bakalım.
Ayla Nine:                 – Engin kızma benim kuzucuklarıma. Onlar daha çocuk oğlum

Engin sitemkar tavırla:

Engin:                        – Aman babanne. Hep bu yaramazlara arka çıkıyorsun. Biz torunların değil miyiz yani?!
Ayla Nine:                  – Ama onlar küçük oğlum. Sen de bir zamanlar küçüktün. Az yaramaz değildin.
Engin:                        – Desene papucumuz dama atıldı.
Ayla Nine:                 – Öyle deme oğlum. Hepinizin yeri ayrı.

Bu arada Korkut Dede başını bulmacadan kaldırır ve çocuklara doğru seslenir.

Korkut Dede:                        – Çocuklar size bir müjdem var.

  Osman Bey, Gamze Hanım ve çocuklar pür dikkat kesilir.

Korkut Dede:            – Masalları hep Ayla Nineniz anlatırdı. Bugün akşam bir masal da ben anlatayım.

  İkizler havalara uçar.

İkizler:                       – Yaşa Dede, bravo sana!
Gamze Hanım:          – Hayrola baba çocuklar senden bugüne kadar hiç masal dinlemediler. Hep ninelerinden dinlediler
Korkut Dede:            – Evet ama bugün böyle. Anlatacağım masalı bugüne kadar hiç biriniz duymadınız… (hanıma döner) hanım sen de.

   Aile televizyonu izlemeyi bırakır. Dikkatler Korkut Dedenin üzerindedir.

Engin:                        – Öyleyse şu televizyonu kapatalım. Ben Çiğdem’i de çağırayım.
Osman Bey:               – Evet oğlum fena olamaz. Çağır kardeşin de gelsin. Böyle bir fırsat bir daha ele geçmez.
Korkut Dede:            – Babanız doğru söylüyor çocuklar. Yıllar önce ben çocukken köyümüzün çobanlarımızdan dinlemiştim. Bir kış gecesi çoluk çocuk, büyük küçük köy evinde sobanın etrafında toplanmıştık. Sanki başımızda kuş var da uçacak gibi öyle dikkatli dinlemiştik bu masalı.
Orhan:                       – Çatlatma bizi Dede. Haydi anlatmaya başla.
Ayla Nine:                 – Evet Bey, bir an önce anlat biz de bilelim nasılmış bu masal.
Korkut Dede:                        – Sabırlı olun. Önce şartım var.

 Bu arada Çiğdem ve Engin de oturma salonuna gelir.

Engin:                        – Neymiş o şartın Dede?
Korkut Dede:                        – Önce şekerli kahve ve patlamış kestane.
Çiğdem:                     – Onu ben hemen mutfakta hazırlayıp getiririm.
Gamze Hanım:          – Ooo kızım bu ne hamaratlık.
Çiğdem:                     – Aaa yapma anne. Sanki Dedem’e hiç kahve yapmamışım gibi konuşuyorsun.
Gamze Hanım:          – Peki kızma, şaka yaptım.
Osman Bey:               – Kızım bana da bir demli çay.
Orhan.                       – Abla bana da meyve suyu.
Ayhan:                       – Bana da aynısı.
Engin:                        – Ben de Türk Kahvesi rica ediyorum.
Çiğdem:                     – Bugün bendensiniz. Benim biricik nineciğim ve anneciğim siz ne arzu edersiniz?
Ayla Nine:                 – Kızım bana da bir orta şekerli kahve.
Gamze Hanım:          – Çiğdem bana da süt yavrum.
Çiğdem:                     – Siparişleriniz beş dakika sonra geliyor.

Mutfağa doğru koşar ve mutfaktan bağırır.

Çiğdem:                     – Dede ben gelmeden lütfen başlama. Darılırım yoksa.
Korkut Dede:            – Tamam kızım. Merak etme sen gelmeden başlamam. Yalnız kahvem köpüklü olsun.
Çiğdem:                     – Başüstüne Dedeciğim

Korkut Dede arkasına yaslanır. Derin bir nefes alır.

Korkut Dede:            – Eee çocuklar. O zaman televizyon nerede, sadece radyo. Radyo herkesin evinde de yok. Ülkemiz nereden nereye geldi. Şimdi televizyon, her evde bilgisayar…
Engin:                        – Dede sadece masal mı dinlerdiniz?
Korkut Dede:            – Elbette sadece masal değil oğlum. Âşıklar saz çalardı. Oyunlar oynanırdı. Mesela yüzük oyunu. Ayrıca kukla oynatılırdı. Bu kukla oyunu yalnız kış günlerinde değil Ramazan gecelerinde de olurdu.

Bu arada Çiğdem elinde tepsiyle mutfaktan oturma salonuna gelir.

Çiğdem:                     – Siparişleriniz geldi. Buyurun afiyet olsun.
Ayla Nine:                 – Teşekkürler kızım, eline sağlık.
Orhan- Ayhan:         – Teşekkürler abla! (Dedelerine dönerek) Haydi Dede başla artık.
Korkut Dede:                        – Peki, peki başlıyorum.