Posted on

ETTİRGEN

Osman Bey, babasıyla arabada… Osman Bey bir yandan arabayı sürerken babasıyla konuşuyor.

Korkut Dede:            – Oğlum, Çiğdem’in elbisesini kuru temizlemeye temizletip bugün alacaktın, aldın mı?

Osman Bey, pişmanlık içinde:

Osman Bey:               – Tüh. Unuttum babacığım. Kızcağız bana çok kızacak. Hay aksi, bugün akşam arkadaşının doğum gününe gidecekti.
Korkut Dede:                        – Neyse üzülme! Engin’i gönderir kuru temizlemeciden aldırırsın.
Osman Bey:               – Peki baba. Zaten eve geldik. Bundan sonra geri gitmek olmaz hem bugün çok yoruldum.
Korkut Dede:            – Haklısın oğlum. Bugünlerde çok dalgın ve yorgunsun sağlığına dikkat etmelisin.

Bu arada garajın önüne gelirler. Fakat garajın önü çok kötü ve çamurludur.

Korkut Dede:                        – Oğlum şu garajın önünü ne zaman yaptıracaksın? Bak önümüz kış!
Osman Bey:               – Sen onu dert etme babacığım! Hem garajın önünü hem de bahçenin duvarlarını yaptıracağım. İyi bir ustayla anlaştım.
Korkut Dede:                        – Peki, peki ben arabadan ineyim. Sen arabayı garaja parkedip gel.
Osman Bey:               – Olur baba.

Korkut Dede arabadan iner eve doğru yürür. Bu arada Osman Bey ardından yetişip evin kapısının zilini çalar.
Kapıyı gamze Hanım açar.

Gamze Hanım:          – Merhaba, Hoş geldin Baba, Hoş geldin Can Bey (Gamze Hanım eşine soyadıyla hitap eder)
Korkut Dede:                        – Hoşbulduk kızım.
Osman Bey:               – Hoşbulduk Hanım.

Gamze Hanım, Osman Bey’in eline bakar. Sitemkâr tavırla

Gamze Hanım:          – Can Bey yine söylediğim siparişleri unuttuğunu söyleme gücenirim vallahi!

Osman Bey üzgün tavırla elini şakağına götürür.

Osman Bey:               – Hanım, eyvah?!

Gamze Hanım çok üzülür, Korkut Dede başını yana sallar. Bu arada        Osman Bey dışarı kapının eşiğine çıkıp iki eli paketle içeri girer. Gamze Hanım gördüklerine inanamaz. Küskün tavırla…

Gamze Hanım:          – Can Bey yüreğime indireceksin. Bu şakaların beni öldürecek.
Korkut Dede:                        – Öyle oğlum, yapma böyle şakalar.
Osman Bey:               – Tamam, baba, tamam Hanımcığım. Kızmayın canım. Ara sıra küçük şakalar da olsun yani!

İçeri girerler. Gamze Hanım elindeki malzemelerle mutfağa girer. Osman Bey, Korkut Dede Ayla Nineyle selamlaşır. Koltuklarına otururlar. Bu arada Engin merdivenlerden inerek yanlarına gelir ve selamlaşır.

Osman Bey:               – Engin oğlum. Çiğdem’in elbisesini kuru temizlemecide unuttum. Gidip getiriver.
Engin’in canı sıkılır
Engin:                        – Baba lütfen. Biliyorsun bugün arkadaşlarla futbol maçına gideceğim.

Osman Bey hiç bir şey demeden cebinden arabanın anahtarını çıkarır ve havada sallar. Engin anahtarı havada kapar.

Engin:                        – Hemen gidiyorum babacığım.

Anahtarı alır ve tekrar merdivenlerden yukarı çıkar. Osman Bey, Engin’e seslenir.

Osman Bey:               – Engin Orhan’la Ayhan nerede?

    Engin geriye döner.

Engin:                        – Onlar cezalı babacığım.
Korkut Dede:                        – Yine ne yaptılar?
Engin:                        – Neler yapmadılar ki? Sonra anlatırım dede.
Korkut Dede:                        – Peki cezaları neymiş?

Bu arada Ayla Nine lafa karışır.

Ayla Nine:                 – Kuzucuklarıma odasını temizletti, çöpleri döktürdü.
Korkut Dede:            – Hanım küçükleri sen de şımartıyorsun. Elbette yapacaklar, bu onların görevi. Artık sorumluluklarını bilmeleri gerek.

Osman Bey, bu arada lafa karışır.

Osman Bey:               – Babacığım şöyle ağız tadıyla kendimize bir ziyafet çekelim. Mutfaktan mis gibi kokular burnuma gelmeye başladı bile.
Korkut Dede:                        – Acele etme, sabırlı ol bakalım.
Osman Bey:               – Hanım yardıma geleyim mi?
Mutfaktan gelen ses:- Hayır, hayır sen dinlenmene bak.

                                    Osman bey banyoya gider, elini yüzünü yıkayıp elbiselerini değişir. Bu arada akşam yemeği vakti gelmiştir.
Herkes yemek masası etrafında toplanır. Yalnız, Çiğdem, Engin yoktur. Cezalı olan ikizler de sofranın başına gelir. Osman Bey iştahla elinde çatal ve kaşık  yemeği beklemektedir. Bu arada gamze Hanım mutfaktan hızla yemek masasına gelir. Üzgündür.

Gamze Hanım:          – Hepinizden çok özür dilerim. Balığı fırında yaktım.

Osman Bey duyduklarına inanamaz. Çatal ve kaşık elinden  masaya düşer.

Osman Bey:               – Nee, yaktın mı?!
Gamze Hanım:          – Maalesef. Ama üzülmene gerek yok Can Bey. Dünden kalma kuru fasulyemiz var.

Osman Bey isteksizce:

Osman Bey:               – Fasulye mi!  Peki olsun, ne yapalım.

İkizlerin de morali bozulur. Gamze hanım mutfağa tekrar döner. Bir iki dakika sonra elinde servise hazır fırından yeni çıkmış balık tavayla sofraya gelir.
Bu manzara karşısında üzgün ve meyus olan Osman Bey ve ikizler.

İkizler:                       -Yaşa anne, bravo sana!
Osman Bey:               – Hanım sen bir tanesin. Ama alacağın olsun.
Gamze Hanım:          – Ya Can Bey şakayı hep sen yapacak değilsin ya.

Kahkaha ve gülüşmeler içinde akşam yemeğini yerler.