Posted on

GELENEKSEL MADDİ KÜLTÜR[1]

Kırgız halkının maddi kültüründe; Saklar, Usunlar, Hunlar, Türkler ve Moğollardan gelen eski göçebe geleneklerin izleri vardır. Bunu Kırgızistan topraklarındaki yazılı kaynaklar ve arkeolojik araştırmalar ortaya çıkarmaktadır. Kırgızların asırlarca süren göçebe hayat tarzı maddi kültürün her türüyle ilgili köklü bir eser bırakmıştır. Kırgızistan’ın gönüllü olarak Rusya birliğine (1963) girmesi ekonomik ve sosyal hayatın şekil değiştirmesini sağlamış, göçebe yaşamın ataerkil esaslarının yavaş yavaş değişmesine neden olmuştur. XIX. yy’ın son çeyreğinde kapitalizm unsurlarının gelişme ve yerleşim süreci, Kırgızistan topraklarına göçmenlerin yerleşmesi, ticari ilişkilerin faal bir hale gelişiyle yıkılmaya başlar. Kırgız halkının kültür çevresindeki halkların Özbek, Tacik, Uygur, Kazak, Dungan vd. son yüzyılda Rus, Ukrayna kültürleriyle birbirini karşılıklı etkileşimi süreklilik arz eder. Eskinin unsurlarını korumanın, toplumun sınıflara ayrılmasının ürünü olan yöresel özellikler faklı şekilde (ev-bark; giyim-kuşam; yemek) görülmesine rağmen Kırgızların maddî kültürü tek ve orijinaldir.

Ev-bark XIX. yy’ın ikinci yarısında Kırgızların seyyar ve daimi iki tür evi vardır. Göçebe ve yarı göçebe devirlerde göçebe insanın bütün ömrünün geçirdiği seyyar boz ev esas barınaktır. Çadırın ağaç yapısı ve keçe kaplaması göçebeler tarafından asırlarca geliştirilip mükemmelleştirilmiştir. O, göç etmeye elverişli, ayrı ayrı parçalara kolayca ve çabuk ayrılır ve aynı şekilde çabuk ve pratik bir tarzda toplanır. Göçebe konağına taşınırken bütün içeriğiyle beraber boz ev (kıl çadır) klasik bir düzenle deveye, ata veya öküze yüklenir. Onu kurarken ayrı ayrı kısımlardan teşekkül eden kanatlar açılır, kafesler (kerege) daireye göre yayılır; orta boydaki çadıra 5-6 kanat, büyüğe 8-12 kanat açılır, iki kanatlı kapının (kaalga) takılacağı kapı çerçevesi (bosogo) toplanır. Normal çadırın çemberinin eni 5 m, boyu aşağı yukarı 3-3,5 metredir. Çadırın küresel (tündük) kısmını sivri uçlu sırıklar (uuk) oluşturur. Bükülmüş uçları açılan keregenin üstüne bağlanır, diğer uçları kasnağın (tündük) deliklerine dayanır. Keregenin sırtına çiy saplarından örülen hasır kapatılır. Boz evin iskeleti sıkı bir şekilde keçeyle örtülür. Kırgız bozevinin Kazak ve Orta Asya’nın diğer halklarının çadırları ile ortak yönleri çok, aynı zamanda halkın sanat zevkinin yansıdığı dış ve iç süsleriyle fark edilir. Çadırın tabanına deri parçaları, örtülmüş halılar, kür ve keçe kilimler serilir. Kafes gibi duvarlara çeşitli eşyaların, giyimlerin konulduğu türlü torbalar ve kırbalar belirli düzene göre asılır. Dayayıp döşerken ve aile üyelerini yerleştirirken Kırgızlar kesin olarak asırlarca süren geleneklere uyarlar. Çadırın ortasında bütün evi ısıtacak olan ocağa (kolomto) yer ayrılır. Çıkışın sağ tarafında yiyeceklerin, eşyaların saklandığı kadınlar kısmı (epçi cak), sol tarafında hayvancılık gereçlerinin, at takımının ve av levazımatının asıldığı erkekler kısmı (er cak) bulunur. Çadırın içi pamuk fitilin ve demir veya kil lambanın (çırak) içine konulan yağın sayesinde aydınlatılır. Onu genellikle sivri ucu yere dikilen oymalı ağaç mesnedin üstüne koyarlar. Ancak XIX. yy’ın başlarında petrol lambası ortaya çıkar. Girişin karşısında sandıklara sıralara taşlara ailenin bütün zenginliğinin yer aldığı yatak takımları, kilimler, keçeler, giyimlerin konulduğu torbalar, deri kırbalar, gırlet, yastık ve yorganlar vd. deste deste istiflenir; ona göre sahiplerin maddi durumuna hakkında fikir yürütülür. Halka özgü olan misafirperverlik ve büyüklere karşı hürmet bununla ilgilidir. Konuklar için şerefli yere (tör) döşenen en iyi kilimler, yorganlar, yastıklar onun arasından alınır. Çadırın iç ve dış görünüşü sahibinin hangi sınıfın mensubu olduğunu yansıtır. Zenginlerin çadırları kapladığı alana göre ayırt edilir. Üzerine sağlam beyaz keçeler oymalı şeritler örtülür. Çadırın içinde keçe, nakışlı kilimler, halılar, işlemeler, aplikasyonlar, çiy hasırlar bulunur. Zenginlerin sadece bir evi değil, ailenin bazı üyelerine, misafirlere, yeni evlilere, yemek hazırlamaya ayrılan birkaç boz evi olur. Göçebe halkın çoğunluğu orta veya küçük büyüklükteki tek çadıra sahiptir. XIX. yy’ın seyyahları Kırgız toplumundaki keskin sosyal farklılıklar zamanla kendini göstermiştir. Bunun da en belirgini özelliğini halkın yaşadığı kıl çadırların dışarıdan ve içeriden görünümü yansıtmaktadır. Zamanla isten kararmış delik keçeli perişan görünümlü çadırlar halkın çoğunluğunun sefaletini gözler önüne sermektedir. Beyin hayvanlarını güden çobanın yoksul barınağı genellikle eski keçenin parçasıyla örtülü sırıklardan (alaçık) teşekküldür.

Kırgızlar esas olarak boy akrabalığına göre oba halinde yerleşirler. Kışlakları suya, ormana, tarlaya yakın biraz yüksek yerdeki rüzgârların değmediği vadilere ve boğazlara kurarlar. Buraya çadırı diker, rüzgârlık, samanlık kurarlar, ağılın etrafına taş ve toprak duvar örerler. Zamanla kışlaklarda daimi meskun ve müştemilatlar meydana gelmiştir. Bazı yaşanmış ve uygun kışlakların yerlerinde köyler ortaya çıkmıştır. Kırgızlar ziraate geçerken ailelerin çoğunluğu çadırda yaşamaya devam etmiş veya ikinci ev edinmişlerdir. Kırgızistan’da gerek köyler gerek meskunlarda şekil olarak çok çeşitlilik görülür. Bu coğrafî ve tarihi özelikler ve yöresel geleneklerle bir de Kırgızların yerleşik hayata aynı zamanda geçmesiyle izah edilir. Güney ve güney-batı bölgelerde daimi evler XIX. yy’ın I. yarısındaysa diğer bölgelerde çoğunlukla XIX. yy sonu, 20. yy başlarında kullanılmaya başlar. Derebey zadegânların inşaları büyük kapalı çiftlikleri, kocaman evleri ve müşemilâtlarıyla vd. (Isık-Köl’de, Ketmen-Töbö vadisinde) ayrılır. Bey ve manaplara hizmet eden ırgatlar biraz uzak yere çadıra yerleşir veya topraktan evcikler kurar. Dağlık bölgedeki Kırgızlarda yerleşimin daha eski türü yaşar. Sokak sistemiyle evlerin düzensiz dağınıklığı mevcuttur; bazı gruplarla veya çiftliklerle yerleşim tipik özelliklere sahiptir. Güneydeki köylerin çoğunluğu dağın yamacında Taciklerin köylerini andıran kademeler halinde ortaya çıkmıştır. Bazı köyler bir çizgi şeklinde uzanmış ve nehrin veya yolun kenarı boyunca yerleşmiştir. Kuzey bölgelerde esasen Rus ve Ukrayna köylerine özgü sokak tipindeki yerleşme mevcuttur. Böyle yerleşim biçimine XIX. yy sonu Çüy vadisinde oluşan kavakların dikildiği bir sokağa uzanan ilk Kırgız köyü Taş-Töbö ve yeşillendirilmiş geniş, düz sokakları ara sokaklarla kesilen Isık-Köl’deki Darhan köyünü örnek göstermek mümkündür.

Kırgızlar daimi evleri kurma sanatını ilk yapıların görünüşünde derin iz bırakan Kırgız evlerinin ilk kurucuları Özbekler, Tacikler ve Uygurlardan öğrenmişlerdir. XIX. yy sonralarında Kırgızistan topraklarında köylerin ortaya çıktığı Rus ve Ukraynalı muhacirler Kırgız evlerinin tekamül sürecine önemli derecede tesir ederler. Kırgız ev yapımının pratiğine yüksek çatılı, sokağa açılan pencereli ve kapılı ağaç evler, yan yana kurulan bahçe yapıları, inşaların sokak sistemine göre yerleşmesi girer. Muhacirler de yerli ev yapımının üslubunu kullanmışlar; örneğin, kerpiç duvarlı evleri kurmaya başlarlar. Ama ev yapımındaki yenilikleri kabul ederken bile Kırgızlar asırlarca oluşan geleneklerini ve alışkanlıklarını takip etmişlerdir. Evi dış ve iç yarılara ayırmazlar, yüksek duvarları örmezler, dar ve eğri sokaklı köyleri oluşturmazlar.

Kırgızlar inşa tekniği alanında çeşitli usulleri kullanırlar. Kuzey bölgelerde evler balçığı basarak düzeltme üslubu ile (sokmo) kurulur. Isık-Köl’de bunun yanında ahşap evler meydana getirilmiştir. Güney bölgelerde duvarları dövülmüş balçıktan (pahsa) veya kil keseklerden (guvalyak) örme geleneği vardır. Güney-batıda iskeletin esasında evleri; pişmemiş tuğladan, yanmış kerpiçten ise seyrek kurmaya başlarlar. İlk inşaların evleri küçük, genellikle tek veya iki odalı, temelsiz, yer tabanlı, duvarları sert sıvamalıdır. Çadırda olduğu gibi ocak tabanda yerleşir, tavanda duman deliği delinir. Ağaç kanatlarla kapatılan açık yerler pencerenin yerine geçer. Bazı evlerde pencerenin yeri tavanın hemen altında bulunur. XIX. yy sonu, XX. yy başlarında Kırgızlar geniş çıkış bacalı şömine ocaklar yapmaya başladılar. Onlar sadece yemek hazırlığı için kullanılır, evi pek ısındırmazdı. Güneyde Özbek evine özgü eyvanlar (açık taraça), kuzeyde ise Rus evine özgü dar taraçalar, kapalı verandalar kurulurdu.

  1. yy’a doğru çeşitli yapıdaki evlerin birkaç tipi kalıplaşır. Pamir tipi (Oş bölgesindeki Alay kasabasının batı kısmı, Batken ve Frunze kasabalar) aynı çatının altında evin, ağılın, ambarın ve odunluğun bulunmasıyla fark edilir; avlu bulunmazdı, bu yapının sadece bir girişi mevcuttur. Ev kerpiçten yapılır, yüksek duvarlı, düz çatısı ağır sütunlarca tutulur. Tavan, dumana çıkış oluşturan kademeli tonoz biçiminde olan çatıdır. Aynı zamanda aydınlatma kaynağıdır. Tabanda kil sekide ocak yer alır.

Fergana tipindeki evlerin çatısı düz, duvarlar pahsadan, guvalyaktan veya iskeletin esasına göre örülür, açık taraçadan eve girilir. Evin içinde duvarlarda çeşitli işlemeler vardır. Aynı tipe iki tarafa meyilli düz çatılı evler dahil olur ama onlarda genellikle duvar-gözleri, eyvan bulunmaz. Fergana tipindeki evlerin birçok varyantı vardır. XX. yy’a doğru en geniş ve en son biçimini almıştır. O zamanlar karışık tipteki evler benimsenmiştir. Onlar gerek Rus gerek Özbek-Tacik inşalarına özgü (duvargözleri, eyvanlar, mutlaka iki tarafa meyilli çatılar) mimari yapı tarzlarını içine alır. Duvarlar genellikle pişmemiş tuğladan örülür, eve temel atılır.

[1]Bkz., Антипина К. И., Киргизская советская социалистическая республика анциклопедия, Фрунзе, 1982, 380-384 с.