Posted on

TÜRKİYE TÜRKÇESİ
SENARYO
CAN Aİ
LESİ

          Can Ailesi İstanbul’da sakin bir semtte, iki katlı bahçesi ve küçük bir havuzu olan mütevazi bir evde yaşamaktadırlar.
          Dilerseniz bu aileyi yakından tanıyalım:
          Ailenin Büyükbabası Korkut Dede, altmış yaşlarında orta boylu, biraz şişmanca, gözlüklü hakim emeklisi sevecen bir insandır. Özellikle ikizler onu çok sever. Boş zamanda güzel torunlarıyla balık avlamayı çok sever. Onlara tahtadan oyuncaklar yapar. Aynı zamanda ud çalar.
          Sabahları erken kalkar. Kahvaltı yapmadan kahvesini içer ve piposunu tüttürür. Bu alışkanlığına Ayla Nine çok kızar.
          Hazır Ayla Nineden söz açmışken O’ndan söz etmemek olmaz.
Ayla Nine de altmış yaşlarında gözlüklü, tombul torunlarına düşkün biridir. Özellikle ikizlerin yaramazlıklarında annelerinin ve babalarının estirdiği fırtınada onların şemsiyesi olur, fırsat buldukça masal anlatır ve ikizler de bu masalları dinlemekten büyük keyif alırlar.
          Osman Bey, özel bir reklam firmasının müdürüdür. Kırk beş  yaşlarında dinç, enerjik, orta boyda kitap okumayı ve sporu seven bir insandır. Özellikle futbol hastasıdır. Türk Halk Müziğine düşkündür. Evde büyük oğlu ve kızıyla televizyon konusunda sürekli tartışır. Biraz saz çalabilmektedir.
          Gamze Hanım, otuz sekiz yaşındadır. Kendisi Devlet hastanesinde doktordur. Sürekli ameliyatlara girmektedir. Osman Bey’le genç yaşta evlenmişlerdir. Çocuklarına ve eşine çok vakit ayırmamaktan şikayetçidir.
          Çiğdem ailenin en büyük çocuğudur. Yirmi yaşında esmer, uzun ve siyah saçlı çok güzel bir kızdır. Konservatuar ikinci sınıf öğrencisidir. Evin diğer çocukları Engin ve ikizlerle sık sık problemler yaşamaktadır. Korkut Dedenin hakemliği sayesinde işler tatlıya bağlanmaktadır.
          Engin, on sekiz yaşında son derce yakışıklı, yaşamayı ve macerayı seven bir kişiliğe sahiptir. Dağınıklığı ve tembelliği çok sever. Kız arkadaşlarının çokluğu ve problemlerinden dolayı ailesinin başına çok iş açar. Üniversite hazırlık kursuna gitmektedir.
          Orhan ve Ayhan taban tabana zıt, anne ve babalarının bile ayırt edemediği çift yumurta ikizleridir. Orhan tembel ve çalışmayı sevmez. Yaramazlığıyla ortalığı kasıp kavurur, yaptığı yaramazlıkların faturasını Ayhan çeker. Ayhan ise Orhan’ın tam aksine çalışkan, düzenli ve tertipli bir öğrencidir.

KAHVALTIDA

  Sabah 07:00
 İki katlı evin birinci katındaki geniş salonun penceresinden salon içinin görüntüsü. Salonda uzun bir masa ve etrafında sandalyeler…
Gamze Hanım ve Osman Bey mutfakta sabah kahvaltısı hazırlığı içindeler.

Osman Bey:             – Hanım çocuklar uyandı mı?
Gamze Hanım:        – Osmancığım, sen onların bu saate uyandıklarını hiç gürdün mü?
Osman Bey:              – Haklısın Hanım. Sabah kalkmak onların zoruna gidiyor. Ama okullarına geç kalacaklar. En iyisi şunları gidip uyandırayım.

Mutfaktan çıkar, salondan ikinci kata doğru çıkan merdivenlerin yanına gelir.

Osman Bey:               – Çiğdem, Engin, Orhan, Ayhan. Haydi çocuklar uyanın artık. Yoksa okullarınıza geç kalacaksınız.

Bu arada salonun giriş kapısından Korkut Dede içeri girer. Osman Bey, babasını görür.

Osman Bey:               – Ooo babacığım günaydın. Yine erkencisin bugün.
Korkut Dede:            – Günaydın oğlum. Erken kalkan yol alır. Bu arada çiçekleri suladım. Zavallılar neredeyse kuruyacaklardı.
Osman Bey:               – Eline sağlık babacığım. Sen de olmasan bahçeye kimsenin bakacağı yok.
Korkut Dede:            – Öyle söyleme oğlum. Hepinizin işi başınızdan aşkın zaten. Bense emekli vakti olan bir insanım. Neyse lafı uzatmayalım da kahvaltımızı yapalım.

Bu arada Orhan, Ayhan, Çiğdem ve Engin merdivenin başında görünür, Osman Bey ve Korkut Dede masanın başına otururlar.

Çocuklar:                  – Günaydın Baba, Günaydın Dede!
Korkut Dede:            – Günaydın çocuklar! Çiğdem, kızım sen de annene yardım et de hemen sofrayı hazırlayalım.
Çiğdem:                     – Peki Dedeciğim. Hemen mutfağa gidiyorum.

Mutfaktan peynir, çay, reçel, kızarmış ekmek ve zeytini masaya taşınır
Gamze Hanım:          – Engin, dün yine dershaneye gitmemişsin. Öğretmenin aradı. Böyle giderse üniversiteyi kazanamayacaksın.

Bu arada Osman Bey lafa karışır.

Osman Bey:               – Oğlum. Annen doğru söylüyor. Kursa çuval dolusu para ödüyoruz. Hem sana, hem bize yazık.

 Engin üzgündür.

Engin:                        – Özür dilerim anneciğim, babacığım. Bir daha olmayacak. Söz veriyorum.
Gamze Hanım:          – Oğlum bu kaçıncı sözün. Artık aklını başına topla.
Korkut Dede:                        – Tamam çocuklar. Bu tatsız konuyu burada keselim.
Orhan:                       – Bir dakika. Bu sofrada birisi eksik. Ninem.
Çiğdem:                     – Aaa sahi?! Ayhan haydi ninemizi odasından çağırıver.

 Ayhan, sofradan kalkar ve birinci kattaki ninesinin odasına gider ve biraz sonra beraber gelirler.

Gamze Hanım:          – Anneciğim. Çok özür dileriz. Burada tartışırken seni unuttuk. Affedersin!
Ayla Nine:                 – Önemli değil kızım. Ben de bugün biraz temizlik yapıp geç kalktım.
Korkut Dede:            – Çaylarımız soğuyacak. Haydi bir an önce kahvaltımızı yapalım. Yoksa çocuklar geç kalacak.