Posted on

FIKRA ÇEVİRİLERİ[1]

(Kırgızca- Türkçe Bağlamında)

 

 

Ünlü Türkolog W. Radloff: ‘Kırgızlar  sohbet ederken akıcı, canlı bir üslupla konuşur.  Janr, ır, destan, masal vb. sözlü edebiyatın her alanında varlığını sürdüren Kırgız halkı konuşma ve hitabet sanatında dinleyenleri etkilmeyi bilir’ der.

Kırgızlarda akın (ozan) adeta ayaklı kütüphane gibidir. Aşk, siyaset ve toplum içerisinde vuku bulan olayları söz sanatının getirdiği bütün türleriyle yansıtmaya çalışır. Komuz ve kopuzla anlatılan her türlü ezgi ve hikaye dilden dile dolaşır.

Belagat ve fesahat sahibi, nüktedan şahsiyetler zengin insanlar tarafından ödüllendirilir ve halkın gönül dünyasında silinmez izler bırakır. Aileler, yetiştirdikleri kız- erkek çocuklarına hep bu mümtaz şahsiyetleri örnek gösterir.

Şüphesiz ozanların dilinden çıkan masalımsı, hikaye ve destanların yanı sıra tanınmış şahsiyetlerin başından geçen ilginç,  gülünç olaylar da anlatılmıyor değildi.

Fıkra anlatımı, başlı başına bir sanattır. Başkalarını güldürebilme, duygu dünyasına hitap edebilme; kıvrak bir zekaya sahip, mizah anlayışı güçlü insanlara has bir yetenektir.

Kimi fıkralar güldürmekten ziyade düşündürür. Kimi fıkralarsa hem güldürür, hem düşündürür.

O halde fıkra, insanları bazen güldürmek ve eğlendirmek, bazen de düşündürmek ve ders çıkarmak amacıyla anlatılan, genellikle olaylara dayalı, kısa nesir şeklindeki halk anlatmalarıdır.

Yazın türü olarak fıkra, 1950’li yıllardan sonra sözlü ve yazılı bilimsel araştırma alanının konusu olmuştur. Üniversitelerdeki folklor ve edebiyat araştırmaları çerçevesinde günümüze kadar bir çok araştırmacı, dilci ve edebiyatçı çalışmıştır. Pertev Naili Boratav, Şükrü Elçin, Şükrü Kurgan, Dursun Yıldırım ve Saim Sakaoğlu Anadolu fıkralarının yanı sıra Türk Dünyası fıkraları derleme, inceleme çalışmaları yapmışlardır.

Kırgız fıkra tipleri Asan Kaygı, Cirençi Çeçen, Aldar Köse, Molla Nasreddin vb. çok yaygındır. Ayrıca Sovyetler Birliği fıkra geleneğinde sıkça yer alan Çukça (Türkiye’deki Temel, Dursun Karadeniz tiplemesinde olduğu gibi) fıkralar sık sık insanlar tarafından anlatılmaktadır.

Kırgızlar, fıkra sözcüğü karşılığı olarak ‘azil’, ‘tamaşa’ ‘şakaba’, ‘kurç söz’, ‘taamay aytılgan söz’ terimini kullanmaktadır. ‘Kuudul’ ise komedyen, insanları güldüren anlamında kullanılır.[2]

Sözlü edebiyatın temel taşlarından biri olan fıkra ve fıkra çevirisi, çeviribilimin en zor alanlarından biridir.

Nitekim, bir ülkenin başbakanı başka bir ülkenin başbakanının daveti üzerine o ülkeye gider. Orada yapılan bir toplantıda başbakanın konuşması anında o dile çevrilir. Çevirmen başbakanın anlatmış olduğu fikrayı çok iyi anlar. Ancak kendi ana dilinde nasıl anlatacağını bilemez. En sonunda dinleyicilere: ‘Başbakan burada bir fıkra anlattı, lütfen gülünüz’ der.

Görüldüğü gibi bir kültüre, bir dile ait olan fıkranın diğer bir dile çevirisi, çevirinin en zor türlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Fıkra, yazılı türden ziyade sözlü edebiyatın türüdür. Biçim ve anlamsal yönlerini konuşma dilinde gösterir. Anlatıcının jest ve mimikleri, dil ötesi unsurlar, ses tonu ve psikolojisi vb. fıkranın dinleyenler üzerinde etkisini olumlu ve olumsuz yönde etkiler. Yazılı anlatımda iletişimdeki bu etkenlerin yerini imla kuralları (noktalama işaretleri, ünlem, soru işaretleri vb) karşılamaya çalışır. Fakat buna rağmen sözlü iletimde ifade edilen fıkra kadar etkili olamaz.

İki şarapçı buluşurlar. Ceplerini karıştırırlar, ancak tam bir şişelik paraları vardır. Birisi dükkâna koşar, gelip ellerini arkasına saklayıp,

-Hadi bahse girelim. Eğer şişenin hangi elimde olduğunu bilirsen bugün içeriz, yok bilemezsen yarına kalır.

-Sol elinde

-İyi düşün Vasya, iyi düşün!

 

Ali Yıldız’ın Kırgızca’dan çevirmiş olduğu bu fıkranın yüzey yapısında herhangi bir komik unsur görülmeyebilir. Oysa derin yapısına baktığımızda saklanan şarap şişesi sol elde değil sağ eldedir. Saklayan şahıs da bugün içmeyi arzulamaktadır. Bu nedenle arkadaşının yanlış tespitinden dolayı ikaz etmeye çalışmaktadır. Dolayısıyla bu fıkradaki en vurgulu söylenmesi gereken tümce son cümledir. Bu fıkranın metinbilim bağlamında anlamsal bütünlüğünü, ancak sözlü anlatımda daha açık görmek mümkündür.

 

Kırgız Fıkralarının Biçimsel Özellikleri

 

1. Fıkra, genelde kısa, nükteli metin türüdür. Bir tümceden oluşan fıkralar olduğu gibi öykü biçiminde fıkra türleri de vardır.

 

Эгерде сиз сулуу, акылдуу жана бай кызга үйлөнгүңүз келсе, анда үч жолу үплөнүшүңүз керек!

 

Eğer siz, güzel, akıllı ve zengin bir kızla evlenmek isterseniz üç defa evlenmen,z gerekir.

 

Боорукер МАИшниктер акча алат, ап эми таш боорлору акчаңды да, айдоо күбөлүгүңдү да тартып алат,

 

İnsaflı trafik polisleri para alır; insafsızları ise hem paranı hem ehliyetini alır.

 

2. Bazı fıkralar, konusunu güncel (siyaset, magazin dünyası ve  medyada ön plana çıkmış) şahıslardan ele alır.

Bunun en canlı örneklerinden biri de Kırgız siyasetinde uç noktada söylemleriyle medyada sık sık adından sözettiren Nurlan Motiyev’le ilgili halk dilinde yer alan  fıkralardır.

 

Президенттер учакка түшүп келатса, «Тозоктун оту түгөнүп калды. Отун бермейин кетпейм»-деп шайтан моторуна жабышып алат.

-Газымды ал-дейт өзбек кожойуну.

-Шайтан: Аз деп, моюн сунбайт.

-Газымды, нефтимди ал дейт-казак кожойуну.

Шайтан: Аз деп, мойун сунбайт.

-Газымды, нефтимди, көмүрүмдү ал-дейт орус кожойуну.

Шакен деле аз деп, мойун сунбайт.

-Мотуевди чакыргылачы-дейт кыргыз кожоюну-бир КаМАЗ көмүр берсин.

Мотуевдин атын укканда эле шайтан көздөн кайым болгон имиш.

 

Cumhurbaşkanları uçakla seyahat ederlerken “cehennemin ateşi söndü, yakacak bir şey vermezseniz gitmem” diyerek uçağın motoruna yapışır.

– Gazımı al, der Özbekistan Cumhurbaşkanı.

Şeytan az diye kabul etmez.

– Gazımı da, petrolümü de al, der Kazakistan Cumhurbaşkanı

Şeytan yine az diye kabul etmez.

– Gazımı, petrolümü, kömürümü de al, der Rus Cumhurbaşkanı.

Şeytan yine az diye kabul etmez.

– Motuyev’e söyleyin bir kamyon kömür versin, der Kırgızistan Cumhurbaşkanı.

Şeytan, Motuyev’in adını duyar duymaz gözden kayboluvermiş.

 

 

3. Fıkralar, toplum içerisinde bir takım yanlış, hoş karşılanmayan olayları kara mizah tarzında ele alır.

 

Биринчи класска келген окуучулардан мугалим:

– Адыл, ата-энең ким болуп иштешет?

– Апам үйдө отурат, атам болсо МАИде иштейт. Акчаны жакшы табат, биз жакшы жашайбыз.

– Чынара, сеникичи?

– Менин атам үйдө отурат, апам болсо сойку. Биз деле жакшы жашайбыз.

– Таштан?

– Менин атам «дальнобойщик». Эгер Адылдын атасы менен Чынаранын апасы жок болгондо биз да жакшы жашамакпыз.

 

Birinci sınıfa gelen öğrencilere öğretmen sorar,

– Adıl, annen, baban ne iş yapıyor?

– Annem evde oturuyor, babam ise trafik polisi. İyi kazanıyor, iyi yaşıyoruz.

– Çınara, ya seninkiler?

– Benim babam evde oturuyor, annem ise hayat kadını. Biz de iyi yaşıyoruz.

– Taştan!

– Benim babam kamyoncu. Eğer Adıl’ın babası, Çınara’nın annesi  olmasa biz de iyi yaşardık.

 

 

МАИчи канча машина токтотсо баарынын документтери өз ордунда. Кечинде курсагы ачып, жинденип, үйүнө келип баласына кыйкырат:

– Күндөлүгүндү апкел!

Баласы эки алгандыктан, коркуп кетет. Баласынын коркконун көргөн апасы күндөлүктүн ичине 50 сом салып койот. Күндөлүктү ачкан атасы сүйүнүп:

– Кудайга шүгүр, үйүмдө баары жакшы экен!

 

 

Trafik polisi ne kadar araba durdurduysa hepsinin belgeleri tam. Akşam acıkmış ve sinirli bir halde evine gelir ve oğluna bağırır;

– Günlük yoklama kâğıdını alıp gel

Oğlu iki aldığı için göstermeye korkar. Oğlunun korktuğunu gören annesi, yoklama kâğıdının içine 50 som koyar. Kâğıdı açan babası sevinir,

– Allah’a şükür evimde her şey yolunda.

 

 

 

4. Günümüzde bütün dünya halklarında yer alan ‘talk show’larda bazen mizah unsuru taşımayan, dramatik bir olay: müzik, görsel gösteriyle anlatıcının dilinde güldürü sanatına dönüşüvermektedir.

Таанышуу[3]

Борончу

Шаарда жүргөн бир досум айтып калды. « Эми абаке үйлөнүп алышың керек экен. Аялың жизнь келбейт,»- деди. Анан бир гезит көрсөтүп келиптир. Гезит бетинде азыр «Знакомство» деген бар экен. Знакомстводан бир ылайыктуу бир кызды таптым эле. Ошого телефон чалып көрөйүн. Азыр деловой, крутой адамдарга жакшынакай телефондор чыккан. Сотовой KATEL деген. Калькулятор эмес бул! Калькулятор дейт ээ. Телефон, мына антенасы сынып калган. А так иштейт. Канча эле? Жөн эле басып атам. Так 25-26-27

Tanışma

Boronçu

Şehirde yaşayan bir arkadaşım şöyle dedi: ” Ağbiciğim artık evlenmen gerekiyor. Hatunun kendisi gelmez, senin araman lazım” Sonra bir gazetede gördüm. Gazetenin bir sayfasında  “Tanışma” diye bir bölüm varmış. “Tanışmada” bana layık bir kızı buldum. Onu telefonla bir arayayım. Şimdi güçlü, paralı iş adamları için bir telefon çıktı ya, cep telefonu KATEL diye. Hesap makinesi değil bu! Hesap makinesi diyor be! Telefon bu, sadece anteni kırık, ama çalışıyor. Kaçtı telefonu?  Hah, tamam 26-27-28.

001. – Ало.

001. – Alo.

002. – Да?

002. – Buyrun.

003. – Аа. Саламатсызбы чоң кыз. Мен сиз менен танышып алайым деген ой менен. Гезитти окуп анан реклама боюнча сизге телефон чалып аттым эле. Таанышып алайым деп.

003. – Ha. Merhaba hanımefendi.  Sizinle tanışmak için aradım. Gazeteyi okudum sonra reklamdan sizi bulup aradım. Tanışalım diye.

 

004. – По-русски говорите.

005. – Rusça konuşur musunuz?

005. – Русский? Привет девушка!

005. – Rus mu? Merhaba hanımefendi!

006. – Привет.

006. – Merhaba.

007. – Спасибо. Я газета тебе телефон, номыр, реклама, ты там есть.

007. – Teşekkür ederim. Ben gazete sana telefon, numara, reklam, sen ordasın.

 

008. – Хотите познакомиться?

008. – Tanışmak mı istiyorsunuz?

009. – Да, знакомиться. Атыңыз ким?

009. – Evet tanışmak. Adınız ne?

010. – Что?

010. – Efendim?

011. – А-ат. Как лошадь будет тебя?

011. –  A-at. Nasıl at senin olacak?

012. – Лошадь?!

012. – At mı?

013. – Нет, не лошадь. Фамилия, имя, отчественной войны кто тебя будет?

013. – Hayır at değil. Soyadın ismin “oteçestvenniy voynı”* kim seni olacak?

014. – Меня зовут Катя.

014. – Benim adım Katya.

015. – Катыя?

015. – Katıya mı?

016. – Не Катыя, а Катя.

016. – Katıya değil, Katya.

017. – Ха, Катя. Очень приятный отдых. А, Катя, ты сколько килограмм будешь?

017. – Ha, Katya demek. Çok güzel bir tatil. Katya sen kaç kilosun?

018. – А это обязательно?

018. – Bu önemli mi?

019. – Нет, извените, необязательно. А тебя длина, ширина сколько метр выйдет?

019. – Yok. Özür dilerim. Önemli değil. Ya senin uzunluğun, genişliğin kaç metre ?

 

020. – Ну, ростом я 175.

020. – Benim boyum 175.

021. – Ого, ты потолок идёшь. Я привались пол, виниз.

021. – Ohoo! Sen tavana gidiyorsun. Bense tabana gidiyorum. Aşağıya yani.

022. – А как тебя зовут?

022. – Ya senin adın ne?

023. – Меня зовут Жоошпай.

023. – Benim adım Cooşpay.

024. – Жоошпай?

024. – Cooşpay mı?

025. – Да.

025. – Evet.

026. – А, Жоошпай- это что значит?

026. – Cooşpay ne demek?

027. – Жоош- это спокойный, крутой парень.

028. – Cooş, sakin güçlü biri demektir.

028. – А можно я буду звать тебя Жориком?

028. – Sana Jorik diyebilir miyim?

029. – Жөриком? Можно, да.

029. – Cörik mi? Evet olur.

030. – Можно, да?

030. – Diyebilirim yani.

031. – Да.

031. – Evet.

032. – Жорик.

032. – Jorik.

033. – Да?

033. – Efendim?

034. – А где ты работаешь?

035. – Sen nerede çalışıyorsun?

035. – Я работаешь коммерсантка.*

036. – Ben tüccarım.

036. – Ооо, значит ты богатенький?

036. – Ooo! Demek  zenginsin, öyle mi?

037. – Да, тинький.

037. – Evet ginsin.

038. – А бабки есть у тебя?

039. – Senin “babki”n* var mı?

039. – Бабка?

039. – “Babka” mı?

040. – Бабки.

040. – “Babki”.

041. – Баб. Ааа, бабушка! Бабушка есть. Дома. 95 год живёт. Скоро смерть. Смертельный той будет.

042. – Bab… Haa! Ninem mi? Ninem var. Evde. 95 sene yaşıyor. Yakında ölüm. Ölümcül bir eğlence olacak.

 

042. – Нет. Не бабушка, а бабки. Деньги есть у тебя?

042. – Hayır. Nine değil. “Babki.” Yani  paran var mı?

043. – Ааа, деньги?

043. – Haa para mı?

044. – Да.

044. – Evet.

045. – Сейчас я карман шманать. 15 сом есть.

045. – Şimdi ben cebimi karıştırmak. 15 som var.

046. – Всего лишь 15 сом?

046. – Seadece 15 som mu?

047. – Нет. Ещё завтра один түрк даёт 15. Ми түркү караваш, корова, баран шкура түрк тоскали.

047. – Yok. Yarın bir Türk daha 15 som veriyor. Biz Türke inek, koyun yünü taşıyorduk.

 

048. – А, Жорик!

049. – Ha Jorik!

049. – Да?

049. – Efendim.

050. – А если мы с тобой встретимся, куда мы пойдём?

050. – Eğer biz buluşursak nereye gideceğiz?

051. – Давай в столовую пойдём.

051. – Haydi yemekhaneye gidelim.

052. – В столовую?

052. – Yemekhaneye mi?

053. – Да.

053. – Evet.

054. – А почему в столовую?

054. – Neden yemekhaneye?

055. – Не, извените, тогда кофе пойдёшь, ладно?

055. – Hayır. Özür dilerim. O zaman kahve gideceksin. Tamam mı?

056. – Какое кофе?

056. – Ne kahvesi?

057. – Кофе чий ты.

057. – Kahve çay içmek.

058. – А, ты хочешь сказать в кафе?

058. –  Haa! Sen kafeterya mı demek istiyorsun.

059. – Да. Кафе, ресторан. Туда пойдёшь, ладно?

059. – Evet. Kafeterya, restoran. Oraya gideceksin. Tamam mı?

060. – Ну у тебя же денег не хватит.

060. – Ama senin paran yetmez ki!

061. – Денег? А у тебя нету денег?

061. – Para mı? Peki, senin paran yok mu?

062. – Есть. А что?

062. – Var. Ne olmuş?

063. – Ты возьми 100 сом на всякий случай. Ладно?

063. – Sen 100 som  al, her ihtimale karşı. Tamam mı?

067. – Ишь ты какой шустрый!

067. – Şu kurnaza bak hele!

068. – Не, я завтра дам. Не бойся я с тобой.

068. – Yoo, ben yarın vereceğim. Korkma ben seninleyim.

069. – Да? А, да, кстати Жорик.

069. – Öyle mi?  Daha bir şey var.

070. – Да?

070. – Evet?

071. – А жена есть у тебя?

071. – Peki, senin eşin var mı?

072. – Жена есть. А! Нету жена.

073. – Eşim var. Ha! Eşim yok.

073. – Ну ты же сказал, что есть.

073. – Ama sen  olduğunu söyledin.

074. – Я перепутала. Жена муж дрался. Умер.

074. – Ben karıştırdım. Kadın, koca dövüştü. Öldü.

075. – Да?

075. – Öyle mi?

076. – Сейчас нету.

076. – Şimdi yok.

077. – А тачка есть?

077. – Senin “taçka”n* var mı?

078. – Тачка?

078. – “Taçka” mı?

079. – Да.

079. – Evet.

080. – Ой, я базар не толкаю тачка!

080. – Ay,  Ben pazarda el arabasını sürdürmüyorum.

081. – Нет, я имею ввиду, мащина есть у тебя?

081. -Yok. Ben senin araban var mı demek istiyorum.

082. – А, машина! Есть.

083. – Ha! Araba mı? Var.

083. – Какой марки?

083. -Markası ne?

084. – Йиномарка.

084. – Yabancı marka.

085. – Ну какой? «Мersedes» или «Jeep», или «Mazda»?

085. – Ama ne? “Mersedes” mi, ” Jeep” ya da ” Mazda” mı?

086. – Нет. Зазда.

086. – Yok. Zazda.

087. – Зазда? Что за зазда?

087. – Zazda mı? Ne zazdası?

088. – Зазда ден… сен… жен… тен… чигинс… запрезенский. «Запорожец».

088. – Zazda den… ten… ben… pen… çigins… zaprezenski. ” Zaporojets”*.

089. – «Запорожец»?

089. – “Zaporojets” mi?

090. – Да, бирок дутый.

090. – Evet ama şişirme.

091. – Ооо… Дутый?

091. – Ooo… Şişirme mi?

092. – Да. Там только баллон нету.

092. – Evet. Ama sadece onun tekerlekleri yok.

093. – Как нет?

093. –  Nasıl yok?

094. – А, баллон… Мотор тоже нету. Сломался. Аккумулятор может есть, может нет. Дохла.

094. – Motoru da yok. Kırıldı. Akümülatörü de belki var belki yok. Öldü.

095. – Да?

095. – Öyle mi?

096. – Да. Эта машина чоң атам машина.

096. – Evet. Bu araba “çonğ atam”* arabası.

096. – Чья машина?

097. – Kimin arabası.

097. – Эта отец-отец машина. Отец-отец 45 год война щдин немец морда дал. Немец заорал, стрелял, он жаталганский. Пуля не попал, селий пришёл, айыл өкмөтү подарка.

097. – Bu baba baba arabası. Baba baba 45 yıl savaş. Bir Alman suratına vurdu. Alman bağırdı. Silah attı. O “catalganskiy”*. Kurşun isabet etmedi. Sağlam geldi. Muhtarlık hediye (etti).

 

098. – Да?

098. – Öyle mi?

099. – Да.

099. – Evet.

100. – Жорик.

100. – Jorik.

101. – Да?

101. – Efendim.

102. – А, ты, вообще, откуда?

102. – Ya sen nerden geldin?

103. – Я аптобус приехал.

103. – Ben atöbüsle geldim.

104. – Нет. Ты приезжий, да?

104. – Yok. Sen nerelisin?

105. – Чито?

106. – Ne?

106. – Ну где ты живёшь?

106. – Sen nerde yaşıyorsun?

107. – А, адрес?!

107. – Ha! Adres mi?

108. – Да.

108. – Evet.

109. – Адрес: Кирильская СССР, индекис: 7112000, Жангулжунский район, село Кой-Таш, улица…. Улица нет у нас.

109. – Adresim: Kirilskaya SSSR, endekis: 7112000, Cangulcunskiy sempti, köyü Koy-Taş, cadde…. Cadde yok bizde.

 

110. – Как нет?

110. – Nasıl yok yani?

111. – Мындай кычык пычык. Там живу.

111. – Böyle eğri büğrü. Orda yaşıyorum.

112. – Жорик.

112. -Jorik.

113. – Да?

113. – Efendim.

114. – А где мы с тобой встретимся?

114. – Biz nerede buluşacağız?

115. – Где?

115. – Nerede mi

116. – Да.

116. – Evet.

117. – Давай Мосвете встретимся. Там рядом мусор ящик есть. Туда стоишь, ладно?

117. – Haydi Mosvet’te buluşalım. Orda bir çöp kutusu var. Orda duruyorsun. Tamam mı?

 

118. – Где?

118. – Nerde?

119. – Мосвет, там.

119. – Mosvet orada.

120. – В Моссовете, что ли?

121. – Mosovet mi?

121. – Много девушка стоит. Ты там стоишь, ладно?

121. – Çok kız duruyor. Sen orda duruyorssun. Tamam mı?

122. – А как я тебя узнаю то?

122. – Peki seni nasıl tanıyacağım?

123. – Не слышно.

123. – Duymuyorum.

124. – Ну, в чём ты будешь одет?

124. – Üzerinde hangi kıyafet olacak?

125. – Не кричи ты! Чо ты кричишь на мене?! Одет? А, мене костюм есть.

125. – Bağırma sen! Ne bağırıyorsun bana?! Ne giyeyim mi? Benim takım elbisem var.

 

126. – Какой?

126. – Nası bir takım?

127. – Чаар.

127. – “Çaar”*.

128. – Какой?

128. – Nasıl?

129. – Ой, не чаар. Это белый-чёрный, белый-чёрный, белый-чёрный, много белый-чёрный. Рук тоже белый-чёрный. Ещё платье ест, белый-чёрный.

129. – Ay “çaar” değil. Bu beyaz siyah, beyaz siyah, beyaz siyah. Çok beyaz siyah var. Elim de beyaz siyah. Daha elbisem var.

 

130. – Платье?

131. – Elbise mi?

131. – Не платье. Как русская платье?

131. – Elbise değil. Rusça elbise neydi?

132. – Рубашка что ли?

132. – Gömlek mi?

133. – Да, рубашка есть. Эмми как негр.

134. – Evet gömlek. Zenci gibi.

134. – А?! Чёрный что ли?

134. – Ne? Siyah mı?

135. – Да, чёрный. А, это, я негир да говорил? Позор, да? Ещё белый брюк есть.

135. – Evet siyah. Ya ben zenci dedim mi? Rezil değil mi? Daha beyaz pantolonum var.

 

136. – Белые?

136. – Beyaz mı?

137. – Да, белые.

137. – Evet beyaz.

138. – А ещё?

138. – Daha ne var?

139. – Внутри трико есть, ещё. Холодно.

139. – Altında daha külot var. Malum, soğuk ya.

140. – А ещё?

140. – Daha ne var?

141. – Ещё два носки оделся. Один носки чуть-чуть дырка. Второй сверху оделся, не видно. Алло, Катя.

141. – Daha iki çorap giydim. Bir çorap biraz delik. İkincisini üstüne giydim. Görünmüyor. Alo Katya.

 

142. – Да?

142. – Efendim.

143. – А тебе какой свет колготки будет?

143. – Ya senin külotlu çorabın hangi renkte olacak?

144. – Колготки? Зачем?

144. – Külotlu çorabı mı? Neden?

145. –  Нет, не колготки. Эта… Комбинезон тебя какой будет?

145. – Hayır. Külotlu çorabı değil. Şey… çekmen nasıl olacak?

146. – Комбинезон?

146. – Çekme mi?

147. – Нет. Как ич көйнөк? Ой. Э, вверху джемпер будет? Какой джемпер тебя есть? Джемпер тебя?

147. – Hayır. Nasıl “iç köynök”*? Ay! Şey üstünde kazak olacak mı? Nasıl bir kazak sende var? Kazak seni?

 

148. – Джемпер?

148. – Kazak mı?

149. – Да.

149. – Evet.

150. – А, ну я буду в чёрных брюках и в белой водолазке.

150. – Ha! Ben siyah bir pantolon ve beyaz bir “vodolazku”* giyeceğim.

151. – Водолаз? Ты чо озеро купаешь,да?

151. – “Vodolazka” mı? Sen göle mi gireceksin?

152. – Нет, это одежда такая.

152. – Hayır, bir  tür kıyafet.

153. – А, я думал ты голый озеро.

153. – Ha!  Ben, sen çıplak gölde…

154. – Ну ты колхоз, Жорик.

154. – Amma sen “kolhoz”* Jorik!

155. – Девушка, у нас сейчас колхоз нет, сейчас.

155. – Kızım şimdi bizde “kolhoz” yok şimdi.

156. – Как?

156. – Efendim.

157. – Сейчас дыйкан чарба.

157. – Şimdi “dıykan çarba”*.

158. – Да?

158. – Öyle mi?

159. – Да. Давно нет колхоз.

159. – Evet. Çoktan beri “kolhoz” yok.

160. – Ну, ладно пока, Жорик. Ещё встретимся, да?

160. – Ne ise tamam Jorik. Daha görüşürüz değil mi?

161. – Да.

161. – Evet.

162. – Пока.

162. – Hoşça kal.

163. – Пока, Катя. Селую я тебя.

163. – Hoşça kal Katya. Öpüyorum ben seni.

 

 

Sözcük Öbekleri.

Oteçestvennaya voyna* – Anayurt Savaşı. Aslında bunu söyleyen kişi “otçestvo” demek istiyor, yani babanın adı. Rusçayı iyi bilmediğinden “anayurt savaşı” kelimesi “babanın adı” kelimesiyle karıştıyor.

Babki* – Rusça’da “babka” diye kelimesi yaşlı kadın ya da nenenin anlamı taşır. Aynı zamanda argo olarak da kullanılır, yani para anlamı da taşımaktadır.

Taçka* – el arabası. Günümüzde yeni bir kavramı taşımaktadır. Argo olarak “taçka” kelimesi araba demektir.

Zaporojets* – arabanın markası.

Çonğ ata* – Büyük baba.

Catalganskiy* – düştü.

Çaar* – damalı.

İç köynök* – iç elbisesi.

Vodolazka* – Kıyafetin bir türü. Aynı zamanda “vodolaz” kelimesi dalgıç demektir.

Kolhoz* – burda kolhoz kelimesi cahil anlamında kulanılmaktadır.

Dıykan çarba* – çiftçilik.

 

 


[1] Yrd. Doç. Dr. Ahmet Güngör, Sinop Üniversitesi, Fen- Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Sinop

Not: Yazının giriş bölümü tarafımızdan hazırlanmış olup fıkra çevirileri ise Ali yıldız ve Alsina Oruzbayeva tarafından yapılmıştır.  Fıkra, çevirinin alanına giren; biçim, biçem ve anlamsal boyutuyla çevirmeni uğraştıran bir alan konusudur.  Bu yazıda amaç, fıkra çevirilerine dikkat çekmek ve  Kırgızca fıkraların  Türkçe çevirisinde karşılaşılacak problemlerin ana hatlarını belirlemektir.

[2] Agım, Erkin Too, Adabiyat Tuusu ve  ‘Anekdottor’ (M. Makeev) kitabından derlenen Kırgız fıkraların Türkçe’ye çevirisi,  Mütercim- Tercümanlık Bölümü öğrencisi Ali Yıldız tarafından yapılmış olup yayımlanmak üzeredir.

[3] Kırgızca’dan Türkçe’ye Çeviren: Alsina Oruzbayeva, KTMÜ, YDYO, Mütercim- Tercümanlık Bölümü 2007-2008.

Boronçu, müzisyen ve komedyen kimliğiyle Kırgızistan’ın son zamanlarda yetiştirdiği değerli sanatçılardan biridir. Sanatçının sahne gösterisi programında yer alan bu bölüm, ince mizah anlayışı, iki dillilik (Kırgızca- Rusça) ve fıkra anlatı tarzı geleneğinde olması ve fıkra çevirisine yönelik çeviri araştırmalarına konu olacağı düşünülerek  tercih edilmiştir,