Posted on

DİPLOMASİ VE TÜRKOLOJİNİN YILDIZI

Prof. Dr. Canseyit Tüymebayev

8.07.1958 yılında Güney Kazakistan vilayeti, Algabayski İlçesi, Kaynar kazasında dünyaya gelir. İlk, orta ve lise eğitimini doğduğu bölgede tamamladıktan sonra S. M. Kirova Kazakistan Devlet Üniversitesi (Günümüzde Farabi Devlet Üniversitesi) Filoloji Bölümüne girer ve zamanın ünlü dilci ve edebiyatçılarından (Zeynulla Kabdolov, Altay Amancolov vd.) dersler alır. Amacı gelecekte iyi bir filolog ve Türkolog olmaktır. Çalışkan, yardımsever ve pozitif kişiliğiyle hem hocaları hem de arkadaşları tarafından sevilir ve başarıyla bu bölümden mezun olur (1980). Hocalarının teşviki üzerine mezun olduğu bölümde 1980 yılından 1988 yılına kadar öğretim görevlisi olarak çalışır ve 1987 yılında da kandidat (doktor), 2008 yılında da profesörlük savunmasını başarıyla tamamlayarak akademi camiasında adından söz ettirmeye başlar.

1993 yılına kadar mezun olduğu üniversitede Kazak dili ve filoloji alanında çok sayıda makalelerin yanısıra birkaç kitap yayımlar ve doçent unvanını alır.[1] Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla bağımsızlığını ilan eden Kazakistan’ın sosyal, siyasi, ekonomik ve kültürel hayatında köklü değişiklikler olduğu gibi kendi hayatında da değişiklikleri yaşar. Akademisyenlik çizgisiyle beraber hariciyeci, bir başka ifadeyle diplomat kimliğini de taşımaya başlar.

1993 yılı, hayatındaki en önemli dönemeçlerden biridir ve gelecek yılların yol haritasını çizer. Kazakistan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Yakın Doğu, Orta Doğu ve Afrika Genel Müdürlüğü, Başkatip, Şube müdürü (1993-1994) görevinden sonra Kazakistan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği, İkinci katip, Başkatip görevine getirilir. Bu görevlerden edindiği bilgi ve tecrübe ileriki yıllarda Kazakistan-Türkiye ilişkilerinde önemli rol oynayacaktır (1994-1997).

Filoloji ilimlerin doktoru, akademisyen ve öğretmen unvanı, kendisinin öğrenci ve öğrenme azmini sınırlandırmaz. Gittiği Moskova Devlet Sosyal üniversitesinden uluslararası hukuk alanında aldığı hukuk diplomasıyla filolog kimliğinin yanısıra uluslararası hukukçu sıfatıyla Türkoloji, siyaset ve diplomasi yolunda sağlam adımlarla yürümeye başlar (2000).

Türkiye’deki kısa süreli diplomatik görevinden sonra tekrar Kazakistan’a döner ve Kazakistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlık protokol müdürü ve danışmanlık görevi gibi zor ve kritik bir göreve getirilir (1997-1999). Bir akademisyen olarak yurtdışı görevinden sonra devletin tepesinde böyle bir görevde bulunması devlet yönetimi, bürokrasi, diplomasi ve ülkelerarası ilişkilerde engin bir vizyon kazanır. Şüphesiz bürokrasi ve devlet kademelerinde gençlerin yer alması; Sayın Nazarbayev’in Kazakistan’ın Cumhurbaşkanlık koltuğuna oturduğu ilk günden itibaren gençlere verdiği önemin ve “Bolaşaq” programlarıyla Kazakistan’ın geleceğini sağlam temeller üzerine kurduğunun açık bir göstergesidir.

Kazakistan Cumhurbaşkanı başarılı, çalışkan ve vizyon sahibi Kazak gençlerinin yolunu açmada kararlıdır. Güvendiği gençleri aşama aşama devletin her birim ve basamağında görev almasını ister. Nitekim Nazarbayev, onu Cumhurbaşkanlığı protokol müdürlüğünden sonra vakit geçirmeden İstanbul’a Başkonsolos olarak atar (1999). İstanbul Türkiye’nin kalbidir, dünya şehridir. İstanbul’un nabzını tutmak Asya’nın, Ortadoğunun, balkanlar ve Avrupa’nın nabzını tutmak gibidir. Bu nedenle İstanbul görevi de onun için büyük önem arz etmektedir.

Çalışkanlığı, samimiyeti, güleryüzü, edinmiş olduğu devlet tecrübesi, bilgi-birikimiyle bilim, sanat, kültür, siyaset ve iş dünyasından edindiği arkadaşlıklarla, katıldığı resmi toplantılarla ve bireysel çabalarıyla Türk insanlarının gönlünü fethetmeye başlar. Türk işadamı, sanayicisi, sanatçısı, dilci ve edebiyatçısı; onunla bir araya geldiklerinde kendi ülkesinden bir diplomat bir bilim adamının sıcaklığı ve rahatlığını bulur.

İstanbul tecrübesinden sonra Sayın Nazarbayev, dünyadaki ekonomik ve siyasi çalkantıları göz önünde bulundurarak tekrar Kazakistan’a çağırır. Cumhurbaşkanlık Protokol Genel Müdürü ve danışmanı olarak görevlendirir (1999-2006). Uzun süre kaldığı bu görev neticesinde İstanbul’dan sonra yine eski SSSR ve şimdiki Rusya Federasyonu’nun kalbi Moskova’ya “Kazakistan Cumhuriyeti Moskova Büyükelçisi” olarak atanır (2006-2007). Din, dil, ırk ne olursa olsun insan ve ülke ayırt etmeksizin burada da Rus mevkidaşlarının yanısıra sanatçısı, bilim adamı ve işadamlarıyla samimi dostluklar kurar. Ayrıca Moskova’daki diğer elçilik erkanı, diplomatlarla da ilişkilerini diplomasinin elverdiği şartlarda sağlam tutar. Buradan edindiği dostluk ve tecrübe, uçak düşürme olayından sonra Rusya-Türkiye gerginliğinin yumuşatılarak normal seyrine kavuşmasında önemli rol oynayacaktır. Kuşkusuz iki ülke arasındaki buzdağının kırılmasındaki en büyük pay Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle Aksakal Nazarbayev’indir. Onun direktif ve çabaları olmasaydı belki de buzdağı daha da yükselecekti.

Moskova’dan döner ve ülkesinde en önemli bakanlıklardan birine atanır ki bu da “Kazakistan Cumhuriyeti Eğitim ve Bilim Bakanlığı”dır (2007-2010). Sayın Nazarbayev’in buyruğuyla Kazak gençlerinin dünyada ilk beş yüze giren üniversitelere gönderilmesi (yılda 30. 000 öğrenci) projesinin hayata geçirilmesi, ülke açısından çok önemlidir. Geleceğin Kazakistan’ını kurmada “Bolaşaq” olarak adlandırılan proje ilgili bakanlık ve kurumlarla uygulamaya konulur. Dört yıllık bir süreçten sonra gelişmiş ülkelerin üniversitelerinden (ABD, İngiltere, Kanada, Fransa, Japonya) mezun olan, dört dil bilen vizyon sahibi gençler devlet kademelerinde görevlendirilir. Projenin aşısı tutmuş ve meyvelerini de vermeye başlamıştır. Bu önemli başarıda danışman, yardımcıları ve bakan olarak kendisinin de büyük katkıları vardır.

Bu arada Uluslararası Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesi Mütevelli Heyet üyelğini de yürütür. 2010 yılı itibarıyla ikinci vatanı olarak gördüğü Türkiye’ye tekrar “Kazakistan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi” olarak tekrar atanır ve bu görevi 2016 yılına kadar başarıyla devam ettirir.

Bilim ve diplomasi dünyasında ulusal ve uluslararası başarılara imza atmış bir şahsiyetin devlet kurum ve kuruluşları tarafından almış olduğu ödülleri burada ardardına sıralamak mümkün değildir. Ancak belli başlı ödül ve takdirnameleri de göz ardı etmenin doğru olmayacağını düşünüyoruz. Kazakistan Devleti tarafından verilen takdirname ve şeref ödülleri: Qurmet (2003), Parasat (2011).

Verilen Madalyalar: Astana’nın On Yıllığı (2008), Kazakistan’ın Bağımsızlık 20 Yıllığı (2011), Kazakistan Anayasasının 20 Yıllığı (2015), Türk İşadamları Tarafından Kazak-Türk iş Dünyasına Katkıları nedeniyle Teşekkür ve Başarı Ödülü (2011), Türk Turizmine Katkılarından dolayı TÜTAP Teşekkür ve Başarı Ödülü (2011) vd.

Sayın Tüymebayev’i 1993 yılı AÜ TÖMER okutmanı olarak Alem Dilleri Üniversitesinde Türkçe ders verirken tanıdım. Genç, dinamik ve sempatik bir akademisyen… İnsanlarla ilk tanıştığında güven veren espirili bir insan izlenimi veriyordu. Daha sonra Ankara’da AÜ TÖMER Tunalı Hilmi şubesinde görev yapmaya başladım. Canseyit Bey de Kazakistan Elçiliğinde görev yapıyordu. Defalarca buluşup konuşup sohbet etme fırsatımız oldu. Her zaman enerjik, yapmacıktan uzak, samimi ve içtendi.

Türk Lehçeleri ve Edebiyatı Dergisinde Abay, Jambıl Jabayev, Muhtar Awezov özel sayılarının yanısıra Kazak dilci ve edebiyatçılarının bilimsel makalelerini Türkçeye çevirip yayımlanmasında emek katkıları çok büyüktür. Üniversite, iş ve siyaset dünyasının davetlerini kırmaz, Ankara dışındaki şehirlere dahi üşenmeden giderdi.

Büyükelçi olarak görev yaparken de elçilikte kendisiyle görüşme fırsatı bulduğumda gelen gidenin sayısına bakmadan ve yorgunluğuna aldırmadan yaklaşık bir buçuk saat zaman ayırdı. Elçiliğin faaliyetleri, Kazakistan’la ilgili çıkan yayınları tek tek tanıttı. Konferans salonunu ve elçilik bahçesini gezdirdi. Akademisyen ve diplomat Tüymebayev; öğrenci, işadamı, akademisyen kim olursa olsun, kendisiyle görüşmek isteyen -şartların ve zamanın elverdiği ölçüde- hiçbir kimseye yüz çevirdiğini gördüğümü hatırlamıyorum.

Uzun yıllar Orta Asya’da mesleğim gereği yabancılara Türkçe öğrettiğim için yabancı elçilik, diplomatlarla bir şekilde muhatap oldum. Yirmi altı yaşındayken yurtdışında (kardeş ülke Kazakistan) Türkçe okutmanı olarak görev yaptım. Ayrıca Kazakistan’ın hariciyesinde çalışan müdür, elçi düzeyinde insanları tanıdım. Rahmetli Özal’ı Kazakistan’da karşıladık. Protokol, üst düzey görüşmeler, elçilerin birbirlerine hitapları… tüm bunlara yakından izledim. Türkiye’de yine özellikle Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlık günleriyle ilgili resepsiyonlarına sade bir okutman olarak çok defa katılıp etkinlikleri takip ettim. On bir yıl çalıştığım Kırgızistan’da ABD, Almanya ve diğer elçi ve elçiliklerin etkinlikleriyle de müşerref olduk.

Gördüklerim ve yaşadıklarım itibarıyla beni iki ülkenin büyükelçisi etkiledi. Samimi, abartısız kişilik ve içtenlikleriyle… Kazakistan Büyükelçisi Prof. Dr. Canseyit Tüymebayev ve ABD’nin Kırgızistan Büyükelçisi (2003-2006’lı yıllar ismini hatırlayamadım). ABD Büyükelçisi bir resepsiyonda yanında korumalardan uzak davetliler arasında gezinirken Kırgız lise öğrencileri gelir. Etrafını saran Kırgız öğrencilerle ayrı ayrı ilgilenir, güler yüzle teker teker hepsinin sorularına cevap verir. Üşenmeden…

Sayın Tüymebayev’e gelince… akıcı Türkçesiyle Türkiye’de gittiği her yerde sokaktaki insandan tepedeki bürokratına varıncaya kadar hiç birini ayırt etmeden dinler, sohbetine katılır. Onunla birkaç kez sohbet eden öğrenci, esnaf, işadamı artık Kazakistan’ın elçisi değil de sanki Türkiye Cumhuriyetinin elçisi olduğu hissine kapılır.

Lisans, yüksek lisans, doktora düzeyinde çalışmalar yapan genç Türkolog, vali, kaymakam, elçi adayları, kimi örnek almaları gerektiği konusunda tavsiye isteselerdi tek kelimeyle “Sayın Tüymebayev” derdim.

Kendileri şu an Kazakistan’ın Türkistan Valisi… akademisyen ve diplomatlıktan sonra bürokratlık farklı bir olay. Sayın Tüymebayev devlet kademelerinin her aşamasından geçmiş engin bir tecrübe ve vizyona sahip biri.

Bürokrat demek biraz devletin sert yüzü demek. Vakur ve ağır olmak demek.

Sayın Prof. Dr. Canseyit Tüymebayev,

Kaleminiz elinizden düşmesin. Allah sağlık sıhhatinizi daim eylesin. Bahtınız açık olsun.

Prof. Dr. Ahmet Güngör

Filolog, Yazar


[1] Prof. Dr. Canseyit Tüymebayev akademisyen ve diplomat olarak çok sayıda eserler vemiştir. Sözkonusu eserlerin bir kısmının listesi aşağıdadır: Tarihi Kazak Dilbilgisi (Almatı, 1985), Çağdaş Türk Leksikolojisi (Almatı, 1991), Kazakça Fiil Gösterge Biçimleri (Almatı, 1991) (Kazak Dili (Almatı, 1991) Kazak Dili: Dilbilgisine Giriş (Almatı, 1996), (Kazakistan-Türkiye: Dostluk ve İşbirliğine 6 Yıl (Ankara, 1996), Cumhurbaşkanıyla Bir Yıl (Astana, 2001, 2002, 2003, 2004, 2005), Kazakistan Cumhuriyeti Devlet Protokolü (Astana, 2004), Kazakistan Cumhuriyeti Devlet Protokol Uygulama Rehberi (Astana, 2004) Tarihi Kazak Dilbilgisi (Аlmatı, 2005), Kazakistan (Мoskova, 2006), Kazakça-Moğolca Leksikolojik Paralellikler (Kazak Etimoloji Sözlüğü Temelinde), (Моskova, 2005), Altay Dilinde İnlavut Labial Ünsüz Problemi (Ramsted’in Fonetik Düzeltmeleri Temelinde: Pellio) (Моskovа, 2005), Altay ve Altayisitik Teorisinin Oluşum ve Gelişimi (Тürkistan, 2006), Tarihi Türk, Kazak ve Moğol Budundil ve İlişkileri (Аlmatı, 2008), Türk-Moğol Leksikolojik Paralelliklerde Tarihi Genetik Ayrılıkların Teorik Prensip ve Ölçütleri (Аstаnа, 2008), Merkezi Asya’da Dil Araştırmalarının Gerçek Sorunları: Turan Dili Birliği (Кökşetaw, 2009), Kazakistan Cumhuriyeti Bakanlıklarında Reformun Temel Meseleleri (Астана, 2010), Büyük Alim, Çağdaş Oryantalist; Altayistik-Türkoloji’de 80 Yıl A. Rona-Taşa, Altayistik ve Türkoloji, 2011, Kazakistan, Zamanın Yıldızları (Аnkara, 2011, Türkçe), Kazakistan: Ekonomi,İş Dünyası, Yatırım Fırsatları (Аnkara, 2012, Türkçe), Kazakistan- Türkiye: En üst düzeyde stratejik işbirliği (Аnkara,  2013, Kazakça-Türkçe), Kazakistan- Türkiye: Dostluk ve İşbirliğine 20 Yıl (Аnkara, 2013, Kazakça, Türkçe), Türk Anıtlarının Morfolojik Yapısı (Аstana, 2013), Tarihi Dilbilim Açısından Temel Altayca (Аstana, 2013), Ana Hatlarıyla Altayistik (Аstana, 2013), Ana Hatlarıyla Türk Filolojisi (Аstana, 2013), Türk Anıtlarının Dili (Аstana, 2013), Çağdaş Türk Dilleri (Аstana, 2013), Karşılaştırmalı Tarihi Türk Grameri (Аstana, 2013).