Posted on

ULUSLARARASI DÜNYA DİLLERİ ÜNİVERSİTESİNİN HİKAYESİ

BİR ÜNİVERSİTE PROJESİ BÖYLE DOĞDU

GAZETECİ AYDIN ELMACI İLE RÖPORTAJ

A: Sayın Elmacı bize kendinizi tanıtır mısınız?

B: 1966 Ünye doğumluyum. Yaklaşık 30 yıldır gazetecilik yapıyorum. Bunun 14 yılı İstanbul’da değişik gazete ve dergilerde muhabir yazarlıkla geçti. Ünye Belediyesi basın müşavirliğinde uzun yıllar çalıştım.

A: Türkiye’de son 20 yıldır ülkemizde yüksek öğretime yönelik vakıf üniversitelerinin sayısı bir hayli arttı.  Özel alan üniversitelerin (Teknoloji Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Üniversitesi vd.) adı da sürekli gündeme geliyor ve gelmeye de devam ediyor.  Bu gidişle özel, vakıf üniversite sayısının günden güne artacağı da bütün bunların göstergesi. Neden Uluslararası Dünya Dilleri Üniversitesi?

B: Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki, yapılan bilimsel araştırma ve istatistiklere göre Türkiye’de her yıl yaklaşık 6 milyar dolar yabancı dil öğrenimine harcanmaktadır. Orta öğretim, lise, özel dershaneler, dil kursları ve yurtdışına sadece yabancı dil öğrenmek için gidenler. Buna yüksek öğretimdeki harcamalar dahil değildir.  Yüksek orandaki bu harcamaya rağmen yabancı dil öğretim indekslerine göre (İngilizce) Türkiye 45-46 ülke arasında 44. sırada. Başarı grafiğinde ilk sıralarda İskandinav ülkeleri (Norveç, İsveç, Danimarka vd.) yer almaktadır. Türkçe testlerle ilgili bilgileri ÖSYM zaman zaman istatistiklerle vermektedir. Üniversiteye giriş sınavlarına baktığımız zaman ana dili öğretimi de içler acısı bir durumdadır dersek yanılmış olmayız. Bunu ben söylemiyorum. Bilimsel araştırma sonuçları söylüyor.

Dolayısıyla böyle bir üniversite bir zaruret, Türkiye’nin şartlarından doğan bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.

Uluslararasılığa gelince…  Böyle bir üniversite şüphesiz YÖK şemsiyesi altında devlet üniversitesi olarak da kurulabilir. Ancak uluslararası yatırımcı ve ortaklarının olduğu, yuırtdışından her dilde akademisyenlerin üniversitede dönemlik yıllık ve uzun süre hizmet edebileceği ortamı ve resmi prosedürü uygulamadaki ivedilik ve ücret politikası bu üniversitenin vakıf çatısı ya da özel üniversite olarak kurulmasını zorunlu kılmaktadır.

A: Aydın Bey,  peki bu üniversitenin adı ve projesi bir anda mı ortaya çıktı yoksa bununla ilgili iş ve akademisyen dünyasından alınan ortak görüşler doğrultusunda mı çıktı?

B: Üniversitenin adı ve kendisinin doğuşu Sinop’ta  KATÜDER’in düzenlediği Uluslararası Karadeniz Kongresinde (2012)  temeli atıldı. Bu kongreye yaklaşık 19 ülkeden katılımcılar bildirileriyle katıldılar.  Burada değerli akademisyen arkadaşlarımızın organizasyona fedakarane katkıları olmuştur. Kongre bittikten sonra Ünye’ye döndüm. Ünye 2023 projesi üzerinde çalıştım. Bu arada Ordu ve Karadeniz’in diğer bölgelerindeki üniversite ve valiliklerle görüşerek  Karadeniz kültür ve kalkınmasına yönelik projeler hazırladım. Bu projeler arasında “Ünye 2023 Projesi” de vardı. Ünye’nin 2023 vizyonunda gıda, tarım, kültür, turizm ve eğitimle ilgili alan çalışmaları yaptık. Yrd. Doç. Dr. Ahmet Güngör’le projeler üzerinde görüşmelerimiz devam etti. Israrla eğitimle ilgili Ünye’de neler yapılabileceği üzerinde görüşürken bir Türkoloji Enstitüsünün kurulması (Burada Dil Öğretim Merkezi kurularak yabancılara hizmet vermesi) üzerine karar kıldık. Ancak bunun Ünye 2023 vizyonunda dar kapsamlı olacağı kanaatine vardık. Ahmet Hoca, 1993 yılında Kazakistan’ın Almatı şehrinde Alem Dilleri Üniversitesinde çalıştığını, dolayısıyla Ünye’de Uluslararası Dünya Dilleri Üniversitesinin kurulabileceğini dile getirdi. İlk önce böyle bir üniversitenin ne Ünye’de ne de Türkiye’de kurulabileceğini düşünmemiştim.  Ancak kısa bir araştırmadan sonra bunun olmaması için bir sebep olamayacağına karar verdik. Üstelik o zamanın Başbakanı Sayın Tayyip Erdoğan’ın Karadeniz’e yönelik eğitim, kültür, turizm ve kalkınmasına yönelik  DOKAP ve bölge işadamlarını plan, proje hazırlamaları konusunda teşvik ettiğini biliyorduk.  Zira devletin hiçbir kurum ve kuruluşunun da bu tür projelere soğuk bakacağı aklımızın ucundan geçmedi.

Bu arada Ahmet Hoca, Giresun Üniversitesine gitti ve orada göreve başladı. Görüşmelerimiz daha sıklaşmaya başladı. 2013 yerel seçimlerde Ünye Belediye Başkan adayı Ahmet Çamyar’ın seçim programına üniversiteyi de almış olduk.

A: Peki üniversiteyle ilgili gelişmelerde gelinen son nokta nedir?

B: Gelinen son noktadan önce izin verirseniz süreçteki aşamaları anlatmak istiyorum.  Seçimden sonra hemen Uluslararası Kültür Vadisi Vakfı kurma çalışmalarına başladık. Çünkü vakıf çatısı altında bu üniversite ancak kurulabilirdi. Vakfın tüzüğü hazırlandı. Öncelikle burada şunu ifade etmek isterim. Vakıf üyeleri gerçekten beklentilerimizin üstündeydi. Alanında uzman kişiler (35 yıl, AÜ TÖMER sekreterliği, enstitü sekreterliği, fakülte ve üniversite sekreterliği yapmış deneyimli bürokrat;  ana okulu, orta öğretim alanında uzman müdür ve öğretmenler;  yabancı dil öğretiminde yurt içi ve yurtdışında şubeler açmış, çalışmış akademisyenler) ve Ünye eşrafından, İstanbul ve Türkiye’nin değişik bölgelerindeki işadamlarından memuruna, zabıtasına varıncaya kadar Vakfın yönetim kurulu, denetleme kurulu, üniversite mütevelli heyeti oluşturularak noterden onaylanıp Vakıflar Genel Müdürlüğüne gönderildi. Burada şuna dikkat edildi: Kurucular arasında hükümet ve devletimizin uygun görmediği kanun ve hukuk çerçevesi dışında herhangi bir bireyin yer almamasına dikkat edildi. Ekibimiz profesyonel olduğu kadar, bir bakıma amatör ruhu da taşıyordu. Vakıflar Genel Müdürlüğüne giderek ilgili yetkililerle görüştük. Bu görüşmeye kurulmakta olan vakfın yöneticileri Bünyamin Kaya, Yrd. Doç. Dr. Ahmet Güngör, Yrd. Doç. Dr. Fikret Uslucan, Anaokulu Müdürü Kamuran Yılmaz, Orta öğretim uzmanı İsamil Irmacık ile gittik. Görüşmelerde üniversitenin İstanbul, Ankara ya da Antalya’da kurulması üzerinde görüşler dile getirildi. Biz de bu bölgelerin üniversitelere doymuşluğundan, betonlar arasında sıkışıp kalmaktansa Platon Okullarını andıran bir yapıda yeşillikler içerisinde kara, hava, deniz ulaşımına uygun çevreci, doğayla bütünleşmiş bir mekanda Karadeniz’de (Ünye’de) kurulması gerektiğini izah ettik.

A: Üniversitenin finans ve siyaset ayağı çok önemli. Bu yolda bir mesafe katedebildiniz mi?

B: En önemli konuya değindiniz. Daha noterden yeni çıktığımızda Bünyamin Bey, siyaset ayağına güvenmemek gerektiğini, derhal vakıf çatısı altında eğitim, turizm vd. alanlarla ilgili küçük, orta işletmeli şirketler kurulması gerektiğini dile getirdi.  Bu sayede ofis açılacak, vakfın toplantı, kırtasiye giderleri karşılanacaktı. Ne yazık ki siyaset ve bize söz veren işadamlarının vaadlerini yerine getirmemesi nedeniyle vakıf kurma sürecimiz sekteye uğradı. Ancak biz çalışalarımıza devam ediyoruz.  Bütün bunları bir kenara bırakarak Sinop’ta iki kez, Ünye’de 5-6 kez ve İstanbul’da Dünya Ahıskalılar Birliği Başkanıyla görüştük. Kendisine böyle bir üniversitenin Ahıskalılar tarafından Türkiye’de kurulmasının nedenlerini anlattık.  Başkan bir daha konuyu görüşmek üzere Almatı ve İstanbul’a davet etti. Sonra bir haber alamadık.

A: Sizce üniversitenin kurulma süreci sona mı erdi?

B: Hiç öyle bir şey olabilir mi?  Türkiye’nin ve dünya insanlığının menfaatine olan bir proje havada kalabilir mi? Bizim görevimiz önce bu konuyu projelendirmek, dünya ve Türk kamuoyunun dikkatine sunmak. Devlet ya da özel teşebbüs bu projeyi mutlaka hayata geçirecektir, geçirmelidir de… Çünkü ne diyoruz! Çevreci, barışçı, dil, din ve kültürün bilimsel disiplinlerde araştırıldığı, evrensel değerlerin korunduğu ve yaşatıldığı bir yerleşke ve bilimsel merkezden söz ediyoruz.

A: Üniversitede hangi bölümler olacak ve hedefleriniz neler?

B: Bölümler ve hedeflerden önce pratik anlamda üniversitemizin fiziki mekanında bahsedeyim. Disneyland’ı düşünün. Çocukların eğlendiği engin mekanı… Yetişkinlerin de çocuklar gibi koşup eğlendiği ortamı… Yerleşkemiz de böyle. Dört fakülte ve daire etrafındaki bu dört fakültenin her birinin etrafı akvaryumla çepeçevre sarılacak. Bu akvaryumlar merkez bir havuzda birleşiyor.  Yerleşkede motorlu araçlar olmayacak. Elektrikli vagonlu araçlar ve bisikletlerle ulaşım sağlanacak. Yerleşkede hayvanat bahçesi, orman, dil müzesi, kongre kültür merkezi olacak.

Lisans öğrencileri toplam 3000-4000 civarında olacak. Oteller, öğrenci yurtları lojmanlar olacak.

A: Vakıf üniversitesi olarak düşündüğümüzde öğrenci sayınız az. Bütçeniz ve gelirinizde bir darboğaz yaşanmayacak mı?

B: Hayır. Sadece bu üniversiteyi gezmek, hayvanat bahçesini, akvaryumu görmek için yılda 15  bin insan burayı ziyaret edecek. 6- 7 bin Türk insanı (bakanlıklar, devlet memurları, özel tüzel şirketlerden gelen elemanlar) burada 18-20 dilde yabancı dil öğrenecekler. Yılda 2500-3000 yabancı, burada Dil Öğretim Merkezinde Türkçe öğrenecek. Kongre Kültür Merkezimiz haftada en az bir kez ulusal, uluslararası resmi kuruluşlar ve şirketlerin kongre toplantılarına ev sahipliği yapacak. Radyo Televizyon İstasyonumuzdan internet ve televizyon aracılığıyla Türkçe ve yabancı dil 24 saat canlı yayın yapacak. Daha enstitümüzün öğrenci sayısı ve faaliyetlerinden bahsetmedim. Meseleye böyle baktığınızda bu üniversitenin  ekonomik sorun yaşamayacağı ortadadır. Kısacası ana okulu, ilk, orta ve lise öğretimine yönelik çalışmalar, yurtdışında dil öğretim merkezlerinin faaliyete geçirilmesiyle  ülkemizin dil ve kültür politikalarına da katkı sağlayacak büyük bir proje….